Kerem ATBAŞ Yazdı @ Barış ve Bilgi Kirliliği
BARIŞ VE BİLGİ KİRLİLİĞİ
Dışarıdan bakıldığında barış süreçleri çok basit görünebilir, ancak dahil olduğunuz zaman basit olmadığını net görürsünüz. İşin zorluğunu göz önünde bulundurarak bir yaklaşım ve duruş içerisinde bulunmak daha akıllıca olur.
Yaklaşım ve konuşmalarımızın bir ağırlığı ve ölçüsü olmalı ki, hatalar sonucunda nefes borularımızı tıkamayalım.
Barış zamanları çok hassas ve nazik süreçlerdir. Sabırlı olmak gerekir.
Basit ve yüzeysel yaklaşımlar herkesi yanıltır.
Eski ve yeni meseleleri yeni bir yaklaşım ve üslupla ele alınmalıdır.
Perspektifleriniz ön açıcı, önerileriniz akılca olursa meselelerin çözümüne daha doğru bir yaklaşım göstermiş olursunuz.
Usulden esasa, yöntemden amaca giden doğru adımları pratikleştirme esas olmalıdır.
Geçmiş dönemlerin muhakemes i ve analizi doğru ve sahici yapılıp masaya yatırılmalıdır.
Bilinmelidir ki, hal ve hareketlerinizde seviyeli, tutumlarınızda ilkeli, konuşmalarınızda kararlı olduğunuz müddetçe yaşama başlamadan kazanmış olursunuz.
Her daim yüksek meziyetlere sahip olmak en doğru anlayış ve kazanım olsa gerek.
Bizler gelişen süreci izlemekle beraber, olan biteni anlamaya çalışıyoruz. Ön yargı üzerinden değil, sorumluluk duyma adına sürecin hassas ve nazik olduğu bilinci ile yaklaşıyoruz.
Türkiye entelektüelleri, düşünürleri, aydın ve demokratları layıkıyla görevlerini yerine getirmiş olsaydıla r, Kürt sorunun çözümü şimdilere belki kalmazdı.
Dönem- dönem seslerini yükseltseler bile yanlış yerde olduklarını hiçbir zaman kabul etmediler. Kürtlerin mücadelesinin gelmiş olduğu aşamayı santim – santim takip edip, gözlemleyip yaptıkları geniş analizlerle uzun uzadıya anlatıp durdular.
Kürt hareketinin yanlışlarını günlerce aylarca dillerinden düşürmeyenler. Yanlış yakıştırmalardan da geri durmadılar “oportonizme ve pasivizme doğru bir yol izlemeye başladılar, böyle giderse teslimiyete kadar varırlar” gibi bilgi kirliliğini yaratarak toplum nezdinde nemalanma gayreti içerisinde siyaset yapmak, bu durumda olanların seviyesini gösterdiğini görmekteyiz.
Ama her ne hikmetse kendi sırtlarında ki heybeyi görmezler.
Kürtlere her türden yakıştırmaları reva görenler ile yapanlar bilmelidirler ki, bilimdir, irfandır, sanattır, sepettir, saçma sapandır, her şeyi bilen sizler, şimdiye kadar Kürtlere herhangi bir katkınız odlu mu? Hali hazırda ulu orta yerde duran bilgi kirliliğinden başka bir şeyinizin görünmediğidir.
Kürtlerin şanssız oldukları buradan başlıyor, kürt mücadelesi; gerek Kürtlerin gerekse Türklerin demokratikleşme yolunda vermiş olduğu mücadele, lokomotif güç olarak rolünü oynamıştır.
Doğaldır ki süreç içerisinde doğruların yanında yanlışlarıda olmuştur, tökezlemeside olmuştur. Fakat bu olup bitenler bir mücadele biçimi içerisinde ele alınıp değerlendirilmelidir. Birileri yanlışlar üzerinden kendisine pay çıkarıp, kendisini haklı çıkarma adına bir halkın hak ve özgürlüklerinin inkarı üzerinde teori geliştirmeye çabalaması büyük bir yanılgıdır, yanlışdır ve demokrasi ayıbıdır.
Türk aydın ve demokratları, bunların içerisinde istisnalar hariç bazılarınıda tenzih ederek, göreviniz olduğu halde tarihin hiçbir döneminde, Kürtlere doğru bir öncülük yapmadınız. hep karşı durdunuz elinize ne geçti.
1- ülke ekonomisi içler acısı
2- topluma kardeşlik duyugları yerine, kin ve öfke enjekte edildi.
3- Barış ve kardeşlik adına neler yaptınız?
4- Dilinizden düşürmediğiniz demokrasi bu coğrafyaya bir türlü gelmedi niye?
5- Hak hukuk adalet ve özgürlük adına hareket edip elinizde hangi kazanımlar var.
6- Kadın erkek ayrımcılığı had safhada, her gün tv haberlerinde öldürme, taciz ve tecavüzün dışında bir gelişme gözükmüyor.
Kendisine ben düşünürüm, aydın ve demokratım diyen sizler, olup bitenlerden kendinizi ne kadar sorumlu tuttunuz.
Olup bitenlerden hep Kürtleri suçlayıp durdunuz size ne kazandırdı?.
Gelinen süreçte, yaptıklarınızdan doğru ders çıkararak barış sürecine, hep beraber omuz omuza destek verme dönemidir.
“Savaş öyle canavar ki; insandan çok hayvana yaraşır.
Savaş öyle çılgın ki; öç ve intikam duyguları gözlerine kan bürümüştür.
Savaş öyle adaletsiz ki; haklı haksızı ayırmak konusunda bilge olmak yetmez.
Öyle ölümcül ki; bir veba gibi tüm bir kainatı silip kavuruyor.”
Entelektüeller, düşünürler ve aydınlar zamanlarına ait insanlardır. Görevlerini laikiyle yerine getirirlerse bulundukları coğrafyaya barış çabuk yerleşir ve kalıcı hale gelir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.